Mal ve hizmet üretiminde özel sektörün kamuya kıyasen daha verimli sonuçlar yaratabileceği, iktisadi faaliyetlerin tamamen piyasa işleyişi içerisine alınması ile ekonomide kaynak ve üretim etkinliğinin artabileceğinden hareketle tüm dünyada son 20 yıldır hız kazanan ölçüde yaygınlaşan ekonomik uygulamalardan biri olan özelleştirmelerin beklenen bu temel hedeflerine uygun olarak sonuçlandırılmasında Rekabet Kurumu’nun uygulamalarının önemli bir yeri bulunmaktadır. Zira özelleştirme sonucunda, rekabetçi bir piyasa ortamının kurulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesi ekonomide hem kaynak dağılımında ve hem de üretimde etkinliğin sağlanmasının başta gelen şartlarından biridir. Özellikle, doğal tekellerin ve imtiyaz hakkı verilerek oluşturulan kanunî tekellerin özelleştirilmesinde, özelleştirme sonucunda ilgili piyasalarda etkin rekabet şartlarının sağlanması büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla özelleştirmede amaç sadece kamu varlık ve imtiyazlarının en yüksek bedel teklif edene ya da münhasıran bir alıcı olduğu durumda tek alıcıya devri değildir. Kaldı ki iyi tasarlanmış bir özelleştirme ile gerek özelleştirme geliri gerekse ilgili piyasada rekabet koşulları korunarak piyasa mekanizmasının işlevselliği artırılabilmektedir.
Kamu teşebbüslerinin özel sektör teşebbüsleri tarafından devralınmasını konu alan özelleştirme işlemleri, 4054 sayılı Kanun’un “Birleşme ve Devralmalar” başlıklı 7. maddesi kapsamında ele alınmakta, ancak özel sektör teşebbüsleri arasında gerçekleştirilen birleşme ve devralmalardan farklı olarak Kanun’un 7. maddesinin uygulanmasındaki usul ve esasları belirlemeye yönelik olarak çıkarılan 2010/4 sayılı Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ (2010/4 sayılı Tebliğ) çerçevesinde değerlendirilmemektedir. Özelleştirme yoluyla gerçekleştirilen devir işlemlerinde farklı bir hukuki sürecin söz konusu olması ve ayrıca, özelleştirmelerin ilgili piyasaların rekabetçi yapısı üzerindeki belirleyici etkisi dikkate alınarak, özelleştirme işlemlerinde takip edilmesi gereken usul ve esaslara ilişkin olarak Rekabet Kurulu tarafından Özelleştirme Yoluyla Devralmaların Hukuki Geçerlilik Kazanabilmeleri İçin Rekabet Kurumuna Yapılacak Ön Bildirimlerde Ve İzin Başvurularında Takip Edilecek Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğ (Tebliğ No:2013/2) yayımlanmış olup, özelleştirme işlemleri bu Tebliğ çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulmaktadır.
2013/2 sayılı Tebliğ’de rekabet hukuku bakımından özelleştirme işlemlerine ilişkin sürecin ön bildirim ve (nihai) izin aşamaları olarak iki aşamaya ayrıldığı görülmektedir. Bu çerçevede, özelleştirilecek teşebbüs ya da mal veya hizmet üretimine yönelik birimin cirosunun 30 milyon Türk Lirasını aşması halinde, ihale şartlarının kamuoyuna duyurulmasından önce Rekabet Kurumuna ön bildirimde bulunulması zorunludur. Ön bildirim aşamasında Rekabet Kurulu, ilgili pazarda böyle bir özelleştirmenin ne gibi sonuçlar doğuracağı, özelleştirilecek teşebbüsün varsa sahip olduğu hukuki veya fiili imtiyazların özelleştirme sonrası durumunun ne olacağı hususlarını değerlendirerek, bu konularda ihale şartları belgesinin hazırlığına esas olacak Rekabet Kurulu Görüşünü oluşturmaktadır. Bu görüş esas itibarıyla, Rekabet Kurumunun söz konusu özelleştirmenin daha rekabetçi bir piyasa sağlamasına yönelik yapılabileceklere ilişkin tavsiyelerini ortaya koyduğu ve bir anlamda Rekabet Danışmanlığı görevini yerine getirdiği aşamayı oluşturmaktadır.
Ön bildirim aşamasının ardından nihai devir işleminin yapılacağı aşamada Özelleştirme İdaresi tarafından Rekabet Kurumuna yapılacak olan izin başvurusu, ihale işleminin sonuçlanmasından sonra Özelleştirme İdaresi’nin Özelleştirme Yüksek Kuruluna sunacağı (Özelleştirme Yüksek Kurulu karar taslağında yer alacak) her teklif sahibi için bağımsız dosyalar şeklinde yapılmaktadır. Bu aşamada teklif sahiplerinin özelleştirme kapsamında gerçekleştireceği devralma işlemine ilişkin 4054 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında nihai değerlendirme yapılmaktadır.