Fiyat Ayrımcılığı

Doğrudan ve dolaylı fiyat ayrımcılığı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Dolaylı fiyat ayrımcılığı, indirimler ve bağlama gibi yöntemleri kapsamaktadır. Doğrudan fiyat ayrımcılığı ise, teşebbüsün, farklı talep yapılarına sahip müşterilerine farklı fiyatlar uygulamasıdır. Teşebbüsün, maliyetlerle ilişkilendirilemeyen bu uygulamayı gerçekleştirebilmesi için, yüksek bir pazar gücüne sahip olması, pazarın farklı talep yapıları olan alt bölümlere ayrıştırılabilmesi ve pazarda tekrar satış olanağının (arbitraj) bulunmaması gibi koşullar aranmaktadır. Yaş grubu, coğrafi yerleşimler, ticari faaliyetler gibi müşterilerin taleplerini etkileyen hususların farklılaşmasına göre teşebbüs, pazarın alt bölümlerindeki bu unsurlara bağlı olarak farklı talep yapısı olan müşterilere farklı fiyatlar uygulayabilmektedir. Örneğin, kârını azami kılma güdüsüyle hareket eden teşebbüs, fiyat ayrımcılığı uygulayarak talebin daha az esnek olduğu pazara yüksek fiyat, talebin daha esnek olduğu diğer pazarlara ise daha düşük fiyat uygulayarak, fiyat ayrımcılığı uygulamadığı duruma göre kârını arttırabilir ve tüketici fazlasını kendi üretici fazlasına aktarabilir.

Rekabet hukukunda doğrudan ve dolaylı fiyat ayrımcılığı, bir tarafı rekabet açısından zor durumda bırakacak şekilde eşit alıcılara/işlemlere farklı koşullar önererek veya bir pazarda rakipleri dışlamak için düşük fiyatlar sunarak hâkim durumun kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilebilmekte, böylelikle rakiplerin ve alıcıların faaliyetlerini zorlaştırıcı, dışlayıcı ve rekabeti kısıtlayıcı olarak nitelendirilebilmektedir. Ancak, bazı durumlarda toplam refahı veya etkinliği arttırdığı gerekçesiyle rekabet lehine bir uygulama olarak da kabul edilebilmektedir. Bu nedenle fiyat ayrımcılığı, olay bazlı değerlendirme yapmanın gerekli olduğu alanlardandır. (Bkz. OECD 1990)