Announcement of the Final Decision Regarding the Investigation about Undertakings Purchasing Dried Fig According to Article 49 of the Act no 4054 on the Protection of Competition March 20, 2012 (27.12.2012)

 REKABET KÜLTÜRÜ 
 Prof. Dr. Erdal Türkkan
 
eturkkan@rekabet.gov.tr
     

      Rekabet kültürü, insanlar arasında statü ve zenginlik farklılıklarının, adil bir yarışma sonucunda gösterilen performans üstünlüğüne göre belirlenmesini sağlayan tüm kurumlar, kurallar ve davranışlar bütünü olarak tanımlanabilir. Bir ülkede rekabet kültürünün gelişmesi ile ilgili analiz yapabilmek için iki konunun sorgulanması gerekir. Bunlardan birincisi rekabet kültürünün gelişmişlik derecesinin göstergeleri, ikincisi de rekabet kültürünün hangi koşullarda gelişebileceğinin sorgulanmasıdır.

      Rekabet kültürünün gelişmişlik derecesinin göstergelerini beş ana noktada toplamak mümkündür.
 
      Rekabet kültürünün geliştiği ülkelerde bireylerin ortalama statü ve refah düzeyi yüksektir. Burada statü kavramı bireylerin toplumsal saygınlıklarını etkileyen her türlü donanımı (eğitim, beceri, mesleki bilgi ve tecrübe, kararlara katılma imkânı, örgüt üyeliği vs), refah düzeyi de kişisel gelir ve servetin sağladığı tatmini ifade etmektedir.

      Rekabet kültürünün geliştiği ülkelerde bireylerin sahip oldukları refah ve statü düzeyleri arasında önemli farklılıklar vardır. Bu farklılıkların büyüklüğü, en düşük statü ve refah düzeyinin yetersizliğinden çok en yüksek refah ve statü düzeyinin yüksekliği ile ilişkilidir. Diğer bir ifade ile refah ve statü farklılıkları en düşük düzeyin mutlak olarak yetersizliğinden değil,  nispi farkların yüksekliğinden kaynaklanmaktadır.

      Rekabet kültürünün geliştiği ülkelerde bireyler arasındaki refah ve statü farklılıkları kalıcı ve statik değildir.  Diğer bir ifade ile refah ve statüye göre tanımlanabilecek sosyal katmanlar arasında önemli bir geçişlilik vardır. Bugün en yüksekte olan bir kişi, belli bir süre sonra daha aşağılara düşebileceği gibi, bugün en alt katmanlarda olan bir kişi de gelecekte üst katmanlara tırmanma hak ve fırsatına sahiptir.

      Rekabet kültürünün geliştiği ülkelerde bireylerin sahip oldukları statü ve refah düzeyi esas itibariyle seçtikleri rekabet alanına ve gerçekleştirebildikleri rekabet performanslarına göre değişir. Böylece herkes, kaderini değiştirme şansına sahip olduğuna inanarak hareket eder. Sonuç itibariyle rekabet kültürünün gelişmiş olduğu ülkelerde her alanda yoğun bir yarış vardır. Bu yarışlarda başarı sağlamak için mutlaka yüksek performans göstermek ve kurallara uygun olarak yarışmak gerekir.

      Rekabet kültürünün gelişme düzeyi bireylerin günlük yaşamında ortaya koyduğu tavır,  düşünce ve inançlarla da kendisini gösterebilir. Şayet bir ülkede:

      -Her zaman  “en iyi olan kazansın” diyenlerin,

      -Daha kötü olduğu için kaybetmeyi içine sindirebilenlerin,

      -Daha iyi olanın daha fazla kazanmasının adil olduğunu düşünenlerin,

      -Her zaman daha iyinin arayışı içinde olunması gerektiğini savunanların,

      -Başkasının gerisinde kalmayı istemeyenlerin,

      -“Kurallara uymadan kazanmak bir başarı değildir.” diyenlerin,

      -Olduğu yerde saymaktan rahatsız olanların,

      -“Kaynaklar onu en iyi değerlendiren tarafından kullanılsın” diyenlerin,

      -“İnsanlar rakipleriyle koşarken tek başına koşmaktan daha hızlı olur” diyenlerin.

      -Ayrıcalıklı bir konumda olmaktan hoşlanmayan ve fırsat eşitliğine inananların,

      -Yarışta herkesin oyunun kurallarına uyması gerektiğini düşünenlerin sayısı çok yüksekse, o ülkede rekabet kültürünün geliştiğini ve adil yarışma süreçlerinin önemsendiğini söylemek mümkündür. Buna karşılık, şayet:

      -“Ben kimseyle yarışmam (rekabet etmem)” diyenler,

      -“Benimle aşık atmaya kalkanı dünyaya geldiğine pişman ederim” diyenler,

      -“Önemli olan kazanmaktır. Nasıl kazanırsan kazan” diyenler,

      -Rakibinin olmadığı alanlarda at oynatmayı sevenler,

      -“Ancak ben kazanacaksam yarışa girerim” diyenler,

     -“Bu dünyada kazanmak istiyorsan mutlaka hile yapman gerekir” diyenler toplumun geniş bir kesimini oluşturuyorsa, o ülkede rekabet kültürünün geliştiğini ve adil rekabet ortamının oluşması için uygun bir zemin olduğunu söylemek mümkün olmayacaktır.

      -Rekabet kültürünün gelişebilmesi için gerekli koşulları da beş noktada özetlemek mümkündür.

      *Rekabet kültürünün gelişmesinin ilk ve olmazsa olmaz koşulu, her alanda özgürlüklerin, başkalarının aynı özgürlüklerden yararlanmasını sağlama dışında hiçbir sınırlama getirilmeksizin sağlanması ve garanti altına alınmasıdır. Rekabet kültürünün gelişmesi sadece girişim, mülkiyet, akit özgürlüğü gibi ekonomik özgürlüklerin değil, düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü, seçme ve seçilme özgürlüğü gibi bireyin zihni ve fikri gelişimini, her türlü mal, hizmet ve fikir üretimini ve sunumunu etkileyen diğer temel özgürlüklerin de varlığını gerektirir. Burada önemli olan husus, bireyin kendisini bir nesne değil özne gibi hissetmesidir.

      *Rekabet kültürünün gelişmesinin bir başka olmazsa olmazı,  hem siyasi, hem ekonomik, hem de sosyal arenada dengelenemeyecek, denetlenemeyecek ve kontrol edilemeyecek hâkim güçlerin oluşumuna geçit vermeyen, hiçbir hâkim gücün kötüye kullanımına imkân vermeyen, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir yapının varlığıdır.

      *Rekabet kültürünün gelişmesinin bir baka koşulu, adil bir rekabetin gerçekleşmesi için gerekli olan her türlü kurala uyumu sağlamayı ve uyumsuzluğu cezalandırmayı hedefleyen etkin bir toplumsal gözetim, denetim ve yaptırım altyapısının oluşmasıdır.

      *Rekabet kültürünün gelişebilmesinin diğer önemli bir koşulu, insanoğlunun sahip olduğu tüm farklı yeteneklerin kullanılabileceği,  sınanabileceği ve yarışabileceği farklı yarışma alanlarının oluşması ve gelişmesi için yasal, idari, kültürel veya ekonomik engellerin olmamasıdır.  Rekabet kültürünün gelişmesi, herkesin yarış atı gibi aynı pistte koşturulması ile sağlanamaz.  İyi bir rekabet ortamında herkesin yarışın en ön saflarında olmasını sağlayacak milyonlarca yarışma pisti vardır. Önemli olan herkesin en iyi yarışabileceği konuda yarışa girmesine imkân veren bir ortamın varlığıdır. Böyle bir ortamın yaratılamadığı durumlarda rekabet süreçlerinin oluşturulması mutlaka önemli dirençlerle karşılaşacaktır. 

      *Rekabet kültürünün gelişmesinin bir başka koşulu, baskın kültürel yapının insanların statü ve refah arttırma çabalarına ve bundan doğacak statü ve zenginlik farklılaşmasına onay hatta destek vermesidir. Bu koşul her ülkede ve toplumda kolayca sağlanabilmiş değildir. Bazı toplumlarda yerleşmiş inançlar, gelenekler ve yasalar toplumsal düzeyde statü ve zenginlik farklılaşmasının belli bir seviyenin üzerine çıkmasına izin vermez. Rekabete ancak sınırlı alanlarda vize verilir. Bunların dışında rekabetin gelişmesine destek verilmediği gibi ciddi bir direnç gösterilir. 

      Şüphesiz rekabet kültürünün gelişmesinin ve benimsenmesinin en temel ön koşulu rekabetin ve rekabet kültürünün doğru olarak algılanmasıdır. Rekabet kültürünün bir çatışma ve husumet kültürü olarak algılanması,  bu kültürün gelişmesi önündeki en önemli engellerden birisini oluşturur. Rekabetin,  her türlü zor kullanımını, genel anlamda hâkim gücün kötüye kullanımını dışlayan, husumete geçit vermeyen, ayrıcalıkları desteklemeyen, adil yarışmanın önemsendiği, refah, istikrar ve barış yaratan bir süreç olarak algılanması ise bu kültürün gelişmesini ve yaygınlaşması kolaylaştırıcı etkiler yaratacaktır. Bu bağlamda rekabet savunucularına önemli görevler düşmektedir.

 *Burada ifade edilen görüşler Rekabet Kurumu açısından bağlayıcı değildir.