Piyasalardaki rekabetin kısıtlanması sonucunu yalnızca teşebbüs davranışları doğurmaz. Devlet, yapmış olduğu çeşitli düzenlemeler ve işlemlerle bir piyasadaki rekabetin kısıtlanmasına neden olabilir. Rekabet hukukunun teşebbüsleri muhatap alan klasik araçları ile devletin bu tür işlemlerinin denetlemesi mümkün değildir. Özellikle serbestleştirme ve özelleştirme aşamalarında piyasaların rekabetçi bir şekilde oluşması ve gelişmesi için bu durum daha da önem kazanmaktadır. Rekabet kurumlarının rekabeti etkileyebilecek yasa ve ikincil düzenlemelere ilişkin görüş bildirmesi ve mal ve hizmet piyasalarındaki rekabet koşullarını etkileyebilecek olan başta, regülasyon, de-regülasyon, özelleştirme ve yatırım politikaları olmak üzere, önemli politika süreçlerine aktif bir şekilde dahil olması ile ilgili politikaların rekabet açısından en iyi sonucu doğurması için çaba göstermesi etkin bir rekabet politikasına işlerlik kazandırılabilmesi için hayati derecede önemlidir.
Rekabet Kurumu’nun bu çerçevedeki rolü, rekabet politikasının diğer politikalar ve düzenlemeler bakımından dikkate alınmasını sağlamaktır. Bununla birlikte, Rekabet Kurumu’nun rekabet savunuculuğu çerçevesinde oluşturduğu görüşlerini kamuoyuna da açıklaması hem saydamlık açısından hem de bu görüşlerin ilgili otoriteler tarafından dikkate alınması bakımından önemlidir.
Piyasa mekanizmasının önündeki engellerin kaldırılması Rekabet Kurumu’nun başlıca görevleri arasında yer almaktadır. Kamunun sahip olduğu birtakım varlıklar ve imtiyazların özel sektöre devri sırasında piyasadaki rekabet koşulları dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda ilgili piyasada rekabet koşullarını etkileyecek olan ya da kamu teşebbüslerine veya özel teşebbüslere imtiyazlar veren mevzuatın veya piyasaların düzenlenmesine ilişkin hükümler içeren mevzuat taslakları hakkında Kurum görüşünün alınması zorunlu tutulmuştur.
Özelleştirme, bugün Türkiye’nin gündeminin ilk sıralarda yer alan, mümkün olduğunca hızlı ve etkin bir düzenleme içinde sonuçlandırılması gereken çok önemli konulardan birini oluşturmaktadır.
Özelleştirmenin temel hedeflerine uygun olarak sonuçlandırılmasında Kurum uygulamalarının çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Zira özelleştirme sonucunda, rekabetçi bir piyasa ortamının kurulması, geliştirilmesi ve oluşturulması ekonomide hem kaynak dağılımında ve hem de üretimde etkinliğin sağlanmasının başta gelen şartlarından biridir. Özellikle, doğal tekellerin ve imtiyaz hakkı verilerek gerçekleştirilen kanunî tekellerin özelleştirilmesinde, özelleştirme sonucunda ilgili piyasalarda etkin rekabet şartlarının sağlanması büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla özelleştirmede amaç sadece kamu varlık ve imtiyazlarının en yüksek bedel teklif edene ya da münhasıran bir alıcı olduğu durumda tek alıcıya devri değildir. Kaldı ki iyi tasarlanmış bir özelleştirme ile hem fiyat artabilir hem de ilgili piyasada rekabet koşulları korunarak piyasa mekanizması çalıştırılmış olur.
Kurul özelleştirme işlemlerine ilişkin olarak özel bir tebliğ çıkarmıştır. Bu tebliğe göre kamu kurumlarının ilgili pazarlarda sahip olduğu piyasa gücünün, özelleştirme sonrası ve bu piyasa gücünün devrinin ilgili pazardaki rekabet üzerine etkilerine ilişkin Rekabet Kurulunun görüşünün alınması ve ihale sonrasında özelleştirme yoluyla devralma işleminin Rekabet Kurulunun iznine tabi kılınmıştır.