2012 yılı Sömestre Dönemi "Katılım Belgeli Rekabet Hukuku Staj Programı" başvuru duyurusu (27.12.2012)

 

2009 Rekabet Mektubu ile ilgili çalışmalar sürüyor. Oluşturulan çalışma grubu, mektup metni içinde yer alacak hususların yanı sıra, hedef kitlenin ve iletişim yönteminin belirlenmesine yönelik hazırlıklara da hız verdi. Olabildiğince fazla sayıda muhataba doğrudan veya dolaylı olarak ulaşmak için neler yapılabileceği üzerinde yoğunlaşan grup, çeşitli hedef kitle kategorilerini  ve uygun adresleri  belirlemeye çalışıyor. Konu ile ilgili olarak Kurul Başkanı Prof.Dr. Nurettin Kaldırımcı, aşağıdaki basın açıklamasını yaptı:

Bizim açımızdan, rekabet kültürünü geliştirme, bu çerçevede de rekabet savunuculuğu görevinde başarılı olma  anlamlı bir hedeftir. Bu bağlamda, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun  11 yıllık uygulaması  ışığında, teşebbüsler, teşebbüs birlikleri ile özel sektör ve kamu yönetimi açısından üzerinde durulması gereken temel konuları kamuoyumuz ile paylaşmak önemlidir.

 “Rekabet Mektubu”, Kurulumuzca, önemli ve anlamlı bir halkla ilişkiler çabası ya da etkin bir rekabet kültürü oluşturma projesi olarak tanımlanmaktadır. Ocak ayı içinde yayımlanması düşünülen ve nihâi şekli Rekabet Kurulu tarafından belirlenecek “mektup”, esas olarak, içinde bulunduğumuz dönem itibariyle, rekabetçi açıdan önemli görülen ve kamuoyuna duyurulması uygun bulunan genel bir değerlendirmeyi ve diğer mesajları  kapsayacaktır. Bu vesileyle, geleceğe ışık tutacak görüş ve  öneriler kamuoyu ile paylaşılacak, gerekli uyarı ve/veya hatırlatmalar yapılmaya çalışılacaktır.

Özellikle, iş dünyasına doğrudan hitap etmeyi, küçük büyük yüzbinlerce  girişimci ya da yöneticimize ulaşmayı amaçlıyoruz. Mektup, kamu ve özel sektör dünyasındaki her türlü teşebbüsün yönetim ve yöneticilerine, bağlı oldukları birlikler, odalar, dernekler, federasyon ve konfederasyonlar aracılığıyla ulaştırılmaya çalışılacaktır. Ayrıca, diğer sivil toplum örgütleri, hedef kitlemizin önemli bir bölümünü teşkil etmektedir.

“Mektup”, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın TBMM Başkanı ve Sayın Başbakan’ın bilgilerine de sunulacaktır. Yüksek yargı organlarından başka, siyasi partilerin grup yönetimleri ve milletvekilleri, bakanlıklar, müsteşarlıklar, düzenleyici ve denetleyici kurullar, başkanlık ve genel müdürlükler ile valilikler düzeyinde, siyaset çevresinin ve bürokratik sistemin de en azından üst düzeyde  bilgilendirilmesi ve konuya dikkatlerinin çekilmesi, hedeflerimiz arasındadır. Sadece merkezî yönetimde değil, belediyelerde ve diğer yerel  yönetim birimlerinde de  rekabetle ilgili duyarlılığın gelişmesini önemsiyor ve arzu  ediyoruz.

Âdil bir rekabet ortamı ya da rekabetçi bir toplumsallaşma süreci, hayatımızın kalitesini yükseltecektir. Toplumsal alanda ve iş hayatında, hak edenin, başarılı olanın, liyâkatin ödüllendirilmesi, öne çıkması esas olmalıdır. Bu bağlamda, rekabetin ya da rekabet kültürünün genel olarak eğitim ve öğretim sistemimiz içinde yer alması ve özellikle de üniversitelerimizin gündemine girmesi önemlidir. Özellikle, lisans düzeyinde, kamu yönetimi, hukuk, işletme yönetimi ve  pazarlama  gibi alanlarda, politika ve hukuk boyutu ile rekabet olgusunun öne çıkması amaçlarımız arasındadır.

Bu çabamızı sürdürürken, medya kuruluşlarımızı paydaş olarak telâkki ediyoruz. Mektubumuzu hedef kitlelere ulaştırmaya çalışırken, ülke çapında ve mahalli düzeyde yazılı, sesli ve görüntülü tüm medya organlarını ve normal ve elektronik posta yolunu olabildiğince etkin şekilde kullanmak istiyoruz.

Halen yaşanmakta olan ve bütün dünyanın ve ülkemizin  etkilendiği “kriz”i, tabii ki, görmezlikten gelemeyiz. Kriz, kendi sınırları içinde anlaşılmalı, ne yok sayılmalı ne de abartılmalıdır.  Birey ve toplum olarak ve teşebbüslerimiz itibariyle, krizden en az nasıl etkileneceğimizin; krizden nasıl çıkacağımızın ve ortaya çıkacak yükü âdil şekilde nasıl paylaşacağımızın hesabını yapmalıyız. Ama bu hesap, âdil rekabet ortamının varlığını ve gerekliliğini göz ardı etmemize yol açmamalıdır: Rekabetin kuralsızlık demek olmadığını bilmeli, kriz ortamında rekabetçi yaklaşımın gereksiz olduğu gibi bir anlayışa da karşı çıkmalıyız. Ayrıca biz, rekabetçi bir yaklaşımı, krizden çıkışın tedbirlerinden biri ve sağlıklı bir temelde yükselişin ya da rekabet gücümüzü artırmanın bir  gereği olarak da görüyoruz. Mektupta, bu konuya da kısaca işaret edilecektir.

Bir kamu kurumunun ilgili kesimlere veya tüm topluma ulaşmaya, mesaj vermeye çalışırken, hazırlayacağı bir “mektup”la bunu gerçekleştirmek istemesi, şüphesiz sıra dışı bir yöntemdir. Ama “kurumsal etkinlik” hedefine ulaşma, verilen kamu görevini hakkıyla yapabilme çabası, bu şekilde hareket etmeyi gerektirdiğinde, yapılan iş, kamu görevinin bir parçası olmaktadır. Bağımsız bir kurum olmanın ve kullandığı yetki ve sorumluluğun farkında olan Rekabet Kurumu, hem de “zor bir zaman”da, ilgili çevreyi ve   kamuoyunu bilgilendirmeyi, görevinin  gereği olarak görmektedir.”

Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur.